2 Ekim 2013 Çarşamba

6 EKİM PAZAR GÜNÜ ATAKÖYLÜ, SAHİLİ İÇİN TOPLANIYOR


1 yorum:

  1. Yeni yapılacak projeler çevreye ve kente büyük zarar verecek. Sahil şeridinin yasalara rağmen fiilen halka kapatılması, İstanbul'un son doğal sahilin yok edilmesi ile oluşacak çevre felaketi ve ortaya çıkacak beton duvarın kent estetiğine vereceği zarar çok önemli! Dahası da var...

    Maslak'ta yaşanan bina kaynaklı hava akımı problemlerinin benzerleri sadece Ataköy'ü değil tüm Bakırköy'ü etkileyecek İki derenin denizle buluştuğu noktada yapılacak inşaatlarla bu etki daha da kötü olacak. Bölgenin iklimi değişecek, bitkiler ve zaten sınırlı doğal yaşam zarar görecek. Hava akımları azalacağı için başta sahil yolundaki on binlerce aracın egzoz gazları olmak üzere her türlü zararlı gaz Ataköy üzerinde birikecek ve nefes almak zorlaşacak!

    İlçenin var olan su, elektrik ve kanalizasyon sistemine Ataköy'ün tümü kadar bir nüfusun yükü de eklenecek yüksek katlı yapılaşma ile. Bu altyapının söz konusu yükü kaldırıp kaldırmayacağı belli değil. Özellikle yağmurlu mevsimlerde kanalizasyonların taşması tehlikesi önemli oranda artacak.

    İstanbul'un en önemli sorunlarından olan trafiğe etkisi de son derece olumsuz olacak bu yeni yapılaşmanın. Toplam dört projenin kentin geri kalanı ile tek bağlantısı zaten var olan yükü zor kaldıran sahil yolu! Daracık lineer bir şeride tüm Ataköy kadar bir nüfus yığıyorsunuz ve ulaşımı da doğrudan kentin ana arterlerinden birine bağlıyorsunuz. Üstelik herhangi bir toplu taşıma projesi de yok buraya bağlı. Yeni yapılaşma tüm İstanbul'un trafik sorununu daha da içinden çıkılmaz hale getirecek!

    Denize paralel gerçekleşecek yapılaşma ile sahil yolunun gürültüsü yankılanma sonucunda kat kat artarak büyük bir ses kirliliği yaratacak! Bunun doğal kuş popülasyonu yanında bölgede yaşayanların ruh sağlığına da olumsuz etkileri olacak.

    Ya doğacak sosyal problemler? Ataköy'ün tüm kısımlarında okul ve sağlık ocakları gibi sosyal kurumlar daha planlama aşamasında düşünülmüş. Bu yeni "dikey" mahallelerde ise ne okul, ne sağlık ocağı, ne de başka bir sosyal hizmet var. Bu da demek ki semtin nüfusu iki katına çıkarken sosyal hizmetler aynı kalacak. Hasta sayısı ikiye katlanacak; okullardaki öğrenci sayısı ikiye katlanacak vs. Peki öğretmen, aile hekimi, sınıf sayısı artacak mı? Yoksa hastalarımız daha uzun kuyruklarda beklemek çocuklarımız daha da kalabalık sınıflarda okumak mı zorunda kalacaklar?

    İşin trajik yanı bu projelerin zaten var olan nüfus yanında tamamlanmaları halinde bu yeni binalarda oturması muhtemel insanlar açısından da tüm bu sorunları taşıması. Üstelik bu şanssız insanlar deprem ve tsunamilere karşı Ataköy'de zaten var olandan çok daha büyük risk alıyorlar. Tüm bunlar bir yana bu insanlar kandırılıyor. Sahildeki dört projenin dördü de reklamlarında sadece kendi projeleri bölgeye yapılacakmış imajı çiziyor ve sahil şeridinin şimdiki doğal halini müşterilerine pazarlıyor. Buraya yatırım yapabilecek insanlar bilmiyorlar ki tüm sahil yan yana yüksek binalarla bir duvar gibi örülecek. Yani bu projelerin inşaatı yapanlar ve rantlarını alanlar dışında kimseye bir faydası yok!

    Ataköy sahil projesi garabeti Kazlıçeşme'de başbakanın beni kandırdılar dediği "16'ya 9" projesi ile başlayan ve sahil boyunca yükselen, sırtını ranta yaslamış lüks gecekondular zincirinin son halkası. Evet, gecekondular çünkü kenti ve kentlileri düşünmeden hoyratça saplanıyorlar İstanbul'un kalbine! Bu zincire bir dur demezsek 10 yıl sonra sadece sahiller değil, binalarımızın arasındaki az sayda yeşil alan da elden gidecek; kentsel dönüşüm adı altında evlerimiz bizlerden alınıp daha yüksek, daha gri, daha kimliksiz bir yapılaştırmaya kurban edilecek. Bu mücadele bir çevre, hukuk, kentlilik mücadelesi olduğu kadar bir kimlik mücadelesi aynı zamanda!

    YanıtlaSil