3 Haziran 2013 Pazartesi

Avrupa Parlamentosu'ndan Gezi'ye Destek



Sevgili dostlar,

Aramızdaki uzaklığa rağmen davanıza tüm yüreğimle güçlü desteğimi ifade etmek isterim: Barışçıl şekilde gösteri ve Taksim’in son akciğerini koruma hakkı ve daha genel olarak, Boğaz’a üçüncü köprü gibi çok sayıda büyük projeyle ekoloji ve ekonomi arasında hızla bozulan dengenin yeniden tesisinin zorunluluğu.

2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, aynı zamanda, dolaylı olarak II. Avrupa Kent Şartı’nın da imzacısıdır. Bu nedenle, yerel ve bölgesel Türk makamları sürdürülebilirliği, kentsel kullanılabilirliği ve iyi yönetişimi, özellikle kentsel projelere kentlilerin katılımı yoluyla sağlama yükümlülüğü altındadır. Ancak maalesef Gezi Parkı buna bir karşı-örnek oluşturmaktadır. Aynı şekilde yetkili makamlar yerel ve küresel çevreyi korumak ve biyo-çeşitliliği sağlamakla yükümlüdür. Aynı şekilde İstanbulluların sağlığını da. Unutmayalım ki sağlıklı bir ağaç havayı temizler, doğal bir iklimlendirme aracıdır ve bazı kirleticileri yok eder. Ancak alışveriş merkezlerinin bu tür özellikleri bulunmamaktadır. İstanbul gibi hareketli ve devasa bir şehirde parklara ve yeşil alanlara olan ihtiyaç vatandaşlara, ekonomik seviyelerinden bağımsız olarak, açık havada dinlenme ve eğlenme alanı sağlaması nedeniyle önemlidir. Bu herkesin, bazı emlak spekülatörlerinin çıkarı uğruna feda edilemeyecek hakkıdır.

Hélene Flautre, Avrupa Parlamentosu AB-Türkiye Delegasyonu Eş-Başkanı

2 Haziran 2013 Pazar

HER YER GEZİ HER YER DİRENİŞ


Cumartesi günü akşam saat 18:00'de Ataköy'de buluştuk.

Yürüdük, çoğaldık, Bakırköy meydanında toplandık.



Birlikte ilerledik Bakırköylüler otomobillerinden, balkonlarından, gönüllerinden destek verdiler!



Bakırköy insanlık onuru için toplandı, tüm Türkiye için yürüdü.



Akşam 21:30'da tekrar Bakırköy meydanına döndük ve büyük çoğunluk oradan Dolmabahçe'ye hareket etti.


Vatandaşlık haklarımız için, insanca yaşamak için, özgürlük için, el ele omuz omuza yürüdük.
Ülkemizdeki yeşil alanların, aslında sadece halkın malı olan sahillerimizin, yaşam alanlarımızın, halkımıza ait mirasın, çocuklarımıza borcumuzun kaderi bir kişinin iki dudağı arasında olamaz!
Bu mücadele bir çevre mücadelesi olduğu kadar bir demokrasi mücadelesidir!
Halka ait alanlar satılamaz, hiç kimse halk adına karar veremez, yasalara uymak bir keyfiyet değildir!