24 Mayıs 2013 Cuma
İSTANBUL'UN GÖKDELENLERİ
Bir de bakmışsın binlerce yıllık sahile
Dikilir TOKİ eliyle,
Ataköy sahillerine
İstanbul'un gökdelenleri,
Çirkinleştirir her yeri.
Gökten ne yağarsa
Yer kabul etmez mantığı,
Rant eliyle mısır gibi patlatır,
Gecekondular gibi
İstanbul'un gökdelenleri,
Çirkinleştirir her yeri.
Tarihi doku demez konar,
Çocuk parkı demez satar,
Yeşil alanı havada kapar,
İstanbul'un gökdelenleri,
Çirkinleştirir her yeri,
Torba yasalarında bulunur ince ayar,
Senin tapulu mülkünü yok sayar,
Oturduğun evin değeri,
Arsa fiyatına bakar,
İstediği bedeli kendi koyar,
Seni yerinden etmek için hazırlık yapar,
İstanbul'un gökdelenleri
Çirkinleştirir heryeri
Nereye baksan rantı görürsün,
Dünya şehrinin yüzünde çıkan
Çıbanlara üzülürsün,
Kapatır sahilleri,
Kanserli hücreler gibidir
Kapatır cüsseleriyle gökkubbeyi,
İstanbul'un gökdelenleri,
Çirkinleştirir heryeri.
Belediyeler hesap sormaz,
Başbakan talimat verir kale alınmaz,
Derdini anlatacak merci bulunmaz,
Kalabalıklar tıkar caddeleri,
İstanbul'un gökdelenleri ,
Çirkinleştirir her yeri.
Sedat TİMUR
23 Mayıs 2013
2 Mayıs 2013 Perşembe
Her Boş Alana Bir Ucube...
Ataköy'deki her boş alana bir beton ucube dikilmeye çalışılıyor. Nerede boş bir park, bir yeşil alan kalsa, rantiye gözlükleriyle bakılıyor. Derneğimizin hukuk mücadelesi şimdilik bu 72 metrelik ucubeyi engelleyebilmeyi başardı ama savaş kazanılmış değil, tehlike devam ediyor.
50 Yılın Resmi
Görüldüğü üzere geçen 50 yılda kimi ağaçların boyu binaları geçmiş, ama geçtiğimiz 1-2 yıl içinde sahil kanadında birçok ağaç yerine beton bloklar boy vermiş ve yükselmeye devam ediyorlar. Blogumuzun daha önceki kayıtlarına bakın ve yapılacak binaların boyutlarını bu resimdeki H blok ile karşılaştırın. Planlanan beton canavarlar karşısında bu resimde gördüğünüz bloklar oyuncak gibi duruyor.
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Sahil Satılık Değil!
Değerli komşularımız,
Doğal kıyımızda başlayan inşaatlar mahallemizi ve yaşamımızı doğrudan etkileyecek bir sürecin başlangıcıdır. Bu kıyı sadece İstanbul'un modern mahallesi Ataköy'ün ruhu değildir. Aynı zamanda tarihi yarım adanın batı siluetini tamamlayan son doğal zenginliktir. Bölgedeki yüzyıllık anıt ağaçlar, itirazlarımıza rağmen, İstanbul Üniversitesi'nden alınan bir raporla sökülmüş, belleklerimizdeki kıyı giderek inşaat alanına dönüşmeye başlamıştır.
İstanbul'un silüeti ile ilgili kaygılanan sadece Sayın Başbakan değildir. Mark Twain'in ''denizden baktığınız dünyanın en güzel şehri'' dediği, 20 yy. başlarında ünlü şehir plancısı, edebiyatçı ve bilimadamı Le Corbusier'in öğrencilerine ''siluet öğrenmek için İstanbul'a gidiniz” dediği ve Fatih Sultan Mehmet'in “İstanbul'un bir taşını satanı allah kahretsin'' (İBB nin İstanbul kitabı önsöz R.T. Erdoğan) dediği, bu güzel ama yaralı şehrimiz için bizim de yapacaklarımız var.
''Nasıl olsa evim sahile uzak'', ''bu yapılaşma evime değer katacak'', '' dairem yenilenecek'', ''bir daireme iki daire alacağım'' biçimdeki boş hayallerin 6306 sayılı yasa uyarınca mümkün olamayacağı; mahallesi, çevresi ve nihayetinde İstanbul ile ilgilenen siz duyarlı destekçilerimizce çok iyi bilinmekle birlikte, malesef bölgede yaşayanlarca tam olarak anlaşılamadığı aşikardır. Bu konunun güçlü bir şekilde kamuoyuna duyurulması ise, içerideki bilgilenme ve dayanışma ile mümkündür. Bu nedenle sizlerden şahsen ricam, imza konusuna gereken önemin verilmesidir. Dostlarınızı tek tek arayarak ya da doğruda elektronik posta göndererek mahallemizin ve şehrimizin sahipsiz olmadığını vurgulamanın çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum. İmza sayısı 10.000 geçtiği andan itibaren basına çıkıp “işte biz bu konunun takipçisiyiz” diyebileceğiz
Saygılarımla;
Ayfer Kaynar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)